12 Şubat 2009 Perşembe

Kapadokya, Göreme - Peri bacalarının büyüsü..

Ne kadar uzun zaman oldu Gezzginn'e yazmayalı.. Taslakları ve fotoğrafları hazır bekleyen yerlerin yazılarını düzenleyip yayınlamaya vakit bulamadım bir türlü.. Halbuki geçen yaz bu kadar yeri gezmek 1-2 haftamızı anca almıştı. Anlaşılan bunları yazana kadar yaz tatili gelecek ve biz yine deliler gibi gezmeye başlayacağız:) İşte geçen yaz gezdiğimiz yerlerden biri daha.. Kapadokya'nın turistik merkezi, Göreme. Buraya da gece girdik ve ışıklandırılmış peri bacaları bizi adeta "büyüledi". Çok heyecanlandım. Ortam, hava o kadar güzeldi ki. Önce yemeğimizi yemek için Göreme'deki ünlü bir lokantaya gittik, dekorasyon çok hoştu. Tabi yemekler de:) Sonra çıkıp biraz dolaştık. Her yer yerli - yabancı (daha çok yabancı) turistlerle doluydu. Keçeden yapılmış şapkalar, giysiler, çantalar filan satan bir dükkan dikkatimizi çekti. Dükkana yaklaşınca yabancı bir kadın hemen yanımıza geldi ve bize ürünleri ingilizce espiriler yaparak göstermeye başladı. Onun dükkanıymış burası. Dükkanın adı "Tabii Canım" :) Ne hoş ve farklı bir isim bu böyle.. Kadının adı da Susan, Avustralyalıymış, kendisi Türkçe bilmiyor ama çat pat Türkçe kelimeler kullanıyor konuşmalarında.. Bize Türkiye'yle Avustralya'nın çok yakın olduğunu söyledi. "Tabi ki coğrafik açıdan değil:) Ama kalpleri ve ruhları yakın" dedi. Nedenini merak etmiştim ama ben sormadan Susan söyledi. "Çanakkale Savaşı'nda Türkler bizimle düşman konumunda olmalarına rağmen bize çok yardım ettiler, mezar yeri bile verdiler. Bu yüzden kendimizi yakın hissediyoruz." dedi. Bu çok hoşuma gitti ve gururlandım tabi:) Sonra Susan'la vedalaşıp kalacağımız otele gittik. Burası da çok güzel bir yerdi gerçekten! Otantik bir Göreme Evi (adı da Göreme House zaten), dekorasyonu da çok güzeldi. Kahvaltı yaptığımız terasın Kapadokya Manzarası harikaydı.Otel çıkışında kaldığınız odanın anahtarlığını satın alabiliyorsunuz. Çok şık! Benim de anahtarlık koleksiyonum olduğundan bu fırsatı kaçıramazdım tabi:) Otelden çıkıp açık hava müzelerini gezmeye koyulduk. Maceracı ruhumuz rahat durmayınca en çıkılmayacak kayalara, en uzaktaki peri bacalarına kadar tırmandık. Çok yorucu ama bir o kadar da zevkliydi.. Peri bacaları ev, kilise, güvercinlik gibi pek çok amaçla kullanılmış. Hep oyularak yapılan taş masalar, kubbeler.. Her şey çok etkileyiciydi. Göreme'den sonra Kapadokya'daki küçük yerleşim yerlerine de gittik. Mesela Zelve. Zelve en çok peri bacasının bir arada bulunduğu yermiş. Gerçekten çok fazla vardı. İlginç yanı da buralarda 1950'li yıllara kadar insanlar yaşamış! Çok şaşırdım ve bir peri bacasında yaşadığımı hayal ettim. Çok heyecanlıydı:) Hayallerden sıyrılıp gerçeğe döndüm ve Kapadokya'nın bir diğer harika bölümü Ürgüp'e doğru yola koyulduk. Ürgüp yazısı da çok yakında..:)